Skip to main content

nihan-kaya

Unuttum diyorsan unutmamissindir. Unutulmus her seyi unutulduklari koselerden cikaracagiz.
Sandalyemiz olacaklar ve duvarlarimiz oalcaklar; bu evi tabut oldugu anlasilmasin diye boyle buyuk insa ettin ama o yine de tabut;
duvarlarimiz olacaklar ve zemin olacaklar; dogrulacagiz.
Dustugumuz her yerden fidan gibi dogrulacagiz.
Hatirladiklarimiz kollarimiz olacak.
Hatirladiklarimiz su olacak, kulac olacak. Suya dustugumuz icin degil, suya tutundugumuz icin hayat bulacagiz.

Nihan Kaya (2020-08-05 11:22:07)

--

En mutlu insanlar evlerinde oturup bir seyler uretmekle mesgul olanlardir.
Mutsuzlar disari cikar, guzel kiyafetler giyer, kafelere, gece kuluplerine gider, eglenir, dostlarla sohbet ederler. Mutsuzlugun semptomu mutsuzlugun kendisi degil eglenme ihtiyacidir.

Nihan Kaya - Yazma Cesareti (2020-08-05 11:22:07)

--

Aşağılanan çocuk kendisine olan saygısının son kırıntısıyla güldüğünde ona sertçe "Ben gülmüyorum" demek, ne kadar ağır..
Sizin gülmediğiniz bir durumda çocuğun gülme hakkı yok mu?
Ve cocuk da burada gulme hakkinin varligina inanmayip daha da utandiginda, o son kirinti da elinden alinmis oluyor.

Nihan Kaya (2020-08-05 11:22:07)

--

28 yaşındaydı. Yaklaşık 150 adet antidepresan, 50 adet uyku ilacı alarak intihara teşebbüs etti.
Hastaneye kaldırdılar. 2 gün sonra ayağa kalktı.
Gece 2'de usulca, kimse görmeden hastanenin köhne tuvaletine giderek kendini o köhne tuvaletin kapısına ayakkabı bağcıklarıyla astı.
28 yaşındaydı.
...Nedense içime en çok dokunan ölümlerden biridir Sarah Kane’inki.
Kutu kutu ilaç içtikten sonra kaldırıldığı hastanede biraz güç toplar toplamaz kendisini bir tuvalette,
üstelik bulabildiği tek şey olan ayakkabı bağcıklarıyla öldürmesinden değil sadece,
Kane’in yıllar süren yardım çağrısına dünya olarak sessiz kalmamızdan dolayı.
Gerçek şu ki intihar edeceğini intihar etmeden önce bir şekilde söylemeyen hiç kimse yoktur.
...Kane, tuttuğu günlüklere intihar etmeden önce müteaddit kere
"Bu dünyada beni hiç kimse sevmiyor… Bu dünyada beni hiç kimse sevmiyor… Bu dünyada beni hiç kimse sevmiyor…” yazmıştı.
İşin kötüsü haklıydı da.
Muhtemel ki Kane'e rastlamış olsak biz de çok sevmeyecektik onu.
Bu yüzden, ne zaman çok sevmediğim biriyle karşılaşsam Sarah Kane gelir aklıma.
Sevmediğimiz her insan potansiyel bir Kane çünkü.
...Sarah Kane'in pek sevilmeyen bir insan olduğu için mi ağır depresyonda olduğu,
yoksa ağır depresyonda olduğu için mi pek sevilmeyen bir insan olduğu,
içinden çıkılması zor bir konu. Nitekim, pek de sevimli olmayan kimselerin biz onlara sevgi gösterdikçe kendiliklerinden,
sevilecek kişilere dönüşmesi ilginç. Birinin sevimsiz davranışı da
"Beni sevin! Sevginize çok ihtiyacım var!" yönünde bir yardım çağrısı aslında.
Sevgiye en çok ihtiyacı olanlar, sevilmesi en zor olanlar.
...Sarah Kane öldüğünde geride 5 tiyatro oyunu ile bir film senaryosu bıraktı.
Ölmeden kısa bir süre önce tamamladığı 4:48 Psychosis oyunu, henüz hiçbir yerde oynanmamıştı.
Sarah Kane'in arkadaşı, oyun yazarı David Greig, oyun için yazdığı bir önsözde,
4:48 Psychosis'in, yazarının ölümünden sonra oynanacağı neredeyse kesin şekilde bilinerek yazıldığı açık bir oyun olduğunu söyler.

Nihan Kaya - Fildişi Kuyu (2020-08-05 11:22:06)

--

Kendi hislerinden rahatsız olmayan kimse, başka hiç kimsenin hislerinden rahatsız olmaz. 'Abartıyorsun' demek istismardır. Bir kişinin bir konuya verdiği -size göre fazla tepki; o kişinin, o konuda duygusal bir geçmişi olduğunu gösterir.

Nihan Kaya (2020-08-05 11:22:06)

--

Çocukluk bir cehennemdir. Bunun en önemli nedeni, çocukken bize yapılan yanlışların yanlış olduğunu bilmememiz. "Cehennem, acı çektiğimiz yer değildir. Cehennem, acı çektiğimizi hiç kimsenin bilmediği yerdir.” Çocuk, acı çektiğini bile bilmeden acı çeker.

Çocuğu bir köpeği eğitir gibi eğitiriz. Çocuğa bizim ona kızabileceğimizi ama onun bize kızamayacağını, bizim onu eleştirebileceğimizi ama onun bizi eleştiremeyeceğini, bizim ona müdahale edebileceğimizi ama onun bize müdahale edemeyeceğini, evde, okulda, her yerde yalnızca bizim kurallarımıza uygun şekilde yaşayabileceğini öğretiriz. Zihnimizde tasarladığımız şekle uymadığı anda çocuğu bizi üzmekle suçlarız. Dört yandan herkesin çocuğa "Öyle yapma ama, bak, anneni/babanı/öğretmenini üzüyorsun,” dediğini duyarım. Halbuki kendisi üzgün olmayan hiçbir çocuk anne-babasını, öğretmenini, bizim bakışımızla söylersek "bir büyüğünü” üzmez. "Anneni üzüyorsun,” dediğimiz her durum için, çocuğun neden üzgün olduğuna bakmalı. Çocuğun hislerini hiçe saymayı o kadar kanıksamış haldeyiz ki. Çocuk da hisleriyle bağ kuramadan, gerçek hislerinin ne olduğunu bile bilemeden, onları bastırmayı ve yok saymayı öğrenerek büyüyor.

Çocukluk bir cehennemdir. Bunun en önemli nedeni, çocukken bize yapılan yanlışların yanlış olduğunu bilmememiz. Kar ve İnci romanım, Hallac-ı Mansur’dan bir epigrafla başlıyor: "Cehennem, acı çektiğimiz yer değildir. Cehennem, acı çektiğimizi hiç kimsenin bilmediği yerdir.” Yerleşik bakış açımız, çocuğun ne zaman, neden ve nasıl acı çektiğini fark edebilmemizi önler maalesef. Daha kötüsü, yetişkinin farkında olamadığı bir şeyin farkına çocuk da varamaz. Çocuk, acı çektiğini bilmeden, anlamadan, tanımlayamadan acı çeker. Çocuğun hangi durumdan ne şekilde acı çektiğini göremesek de, acı çekmesi neticesinde oluşan sıkıntılı davranışlarını gözlemleriz. Aileden, okuldan iyi niyetli bir yetişkinin çocuğu kenara çekerek onunla konuşmak istediğini duyarım bazen. "Seni üzen şey her ne ise bana açılabilirsin,” der bu iyi niyetli yetişkin; "Sorun evde/okulda mı?” Aklına gelen, ona çocuğun sorunu olduğu öğretilmiş sorunları ihtimal dahilinde sayıp döker. Ne var ki, çocuğun gerçek sorununun çoğu kez bize öğretilmiş sorunlardan biri olmaması bir yana, bu sorun her ne ise onu çocuğun kendisi de zaten bilmez. Hatta çocuğun temel sorunu, acı çektiğini bilmediği gibi neyin ona acı verdiğini yahut vereceğini de bilmemesinden kaynaklanmaktadır.

Nihan Kaya (2020-08-05 11:22:06)

--

Başkaları dediğimiz şey, aslında yoktur. Başkaları diye bir şeye inanırsınız ve onu kendi üzerinizde bir güç unsuru olmasına izin verirsiniz.

Nihan Kaya (2020-08-05 11:22:06)

--

İyi Toplum Yoktur'da yazmıştım, sevgili Güray Süngü'nün şuna benzer bir sözü vardı: "Bir şey size aşırı geliyorsa bu, sizin karşıt aşırılığınızdan" Bir cümle bize abartılı/aşırı geliyorsa cümlenin tersini kurup düşünelim. "Çocukluk cennet", bizi yanıltan öncüllerle dolu değil mi?

Nihan Kaya (2020-08-05 11:22:06)